Doğum Tarihi: 1857, Diyarbakır
Ölüm Tarihi: 23 Ocak 1924, İstanbul
Ali Emîri Efendi, 1857 yılında Diyarbakır’da dünyaya geldi. Şair Saim Seyyid Mehmed Emîri Çelebi’nin torunlarından Seyyid Mehmed Şerif Efendi’nin oğludur. İlk eğitimini Diyarbakır’da Sülükiyye Medresesinde tamamladı. Amcası Fethullah Feyzi Efendi’den Farsça dersleri aldı. Daha sonra, dayılarının Mardin sancağı tahrirat ve rüsûmat müdürü bulundukları sırada oraya giderek başta Ahmed Hilmi Efendi olmak üzere bazı müderrislerden üç sene kadar çeşitli dersler aldı; kısa sürede Arapça ve Farsçasını ilerletti.
Çocukluk dönemlerinde eski tarzda şiirler yazmaya başladı. 1875 yılında telgrafçılık kurslarına katılarak telgrafçı oldu. 1876’da V. Murad’ın cülûsu üzerine bir cülûsiyye kaleme aldı. 1878’de Hey’et-i Islâhiyye ile Diyarbakır’a gelen Abidin Paşa’nın yanına müsevvid olarak girdi; onunla birlikte Harput, Sivas ve Selanik’e gitti. Daha sonra Sis (Kozan) sancağı Âşâr müdürlüğü ile Adana Âşâr Nezâreti başkâtipliği yaptı.
Sırasıyla Leskovik, Kırşehir ve Trablusşam sancağı muhasebeciliklerinde, Ma’müretülaziz (Elazığ) ve Erzurum defterdarlıklarında, Yanya ve İşkodra maliye müfettişliklerinde, Halep defterdarlığı ile Yemen maliye müfettişliğinde bulundu. Bu sırada rütbe-i ûlâ sınıf-ı sânîsi nişanı ile taltif edildi. 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanından sonra kendi isteği ile emekli oldu.
Emekliye ayrıldıktan sonra Milli Tetebbular Encümeni, Tasnif-i Vesâik-i Tarihiyye Encümeni başkanlığı ile Târih-i Osmânî Encümeni üyeliği yaptı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Dairesi Tasnif Komisyonunun başında bulunduğu sırada da kendi ismini izafe edilen Ali Emîri Tasnifini meydana getirdi. Aynı zamanda Vakıflar Nezâretine uzun vicdannâmeler yazdı. Eski eserlerin bakımsızlık ve ihmalini dile getirerek halkın vicdanını temsil etti.
Yaşamı boyunca gittiği her yerde kitap toplayan Ali Emîri Efendi, ilmî ve edebî faaliyetlerini emekliliğinden sonra daha da hızlandırdı. Bir ara, eski bir Oğuz şehri olan Cend’e kadar giderek birçok değerli eser ve vesika toplayarak, Kırşehir muhasebecisi iken de masrafları kendisinden, işçiliği dervişlerince karşılanmak üzere Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhını tamir ettirdi.
Orta seviyede bir şair, usta bir münekkid olan Ali Emîri Efendi’nin asıl büyük yanı, hayatı boyunca toplamış olduğu paha biçilmez değerde kitaplardan oluşan kütüphanesini, Fatih’te Feyzullah Efendi Medresesinde kendi kurduğu Millet Kütüphanesine bağışlamasıdır. Bu kütüphaneye çoğu nadir ve tek nüsha olan 16.000 cilt eser vakfetmiş, vefatına kadar da bu müessesenin müdürlüğünü yapmıştır.
Ali Emîri Efendi’nin önemli hizmetlerinden biri de Kaşgarlı Mahmud’un o zamana kadar ele geçmeyen meşhur Divân-ı Lügâti’t-Türk adlı eserini bulması ve ilim aleminin hizmetine sunmasıdır.
Bütün bu faaliyetleri arasında biyografi ve tezkire türünde birçok eser kaleme aldı, bazı eski eserleri de “Nevâdir-i Eslâf” adı altında haşiyelerle tekrar yayımladı. Ali Emîri Efendi ayrıca Osmanlı Tarih ve Edebiyat Mecmuası (31 Mart 1334 – Eylül 1336 arasında 31 sayı; Tarih ve Edebiyat adıyla 31 Ağustos 1338 – 31 Kânunuevvel 1338 arasında 5 sayı) ile Âmid-i Sevdâ (1908-1909, 6 sayı) dergilerini çıkardı, gerek buralarda gerekse öteki bazı dergilerde değerli makaleler yayımladı.
Araştırmacı kişiliği yanı sıra şiirleri, çeşitli şehir ve bölgelerin şairlerini tanıtan tezkireleriyle de edebiyat tarihimizde önemli bir yeri vardır. Mezarı İstanbul-Fatih Camii’ndedir.
“Bütün hayatını vakfettiği kitapları arasında yaşarken emeklilik yıllarında muntazaman gittiği ve nadir kitap aradığı Sahaflar Çarşısı’nda Türk kültürünün büyük âbidelerinden biri olan Kaşgarlı Mahmud’un o döneme kadar varlığı bilindiği halde nüshalarına rastlanmamış olan Divan-ı Lûgat’it Türk adlı kitabını bulmuştur. Dünyada tek nüsha olan bu emsâlsiz eser dönemin Sadrazamı Talat Paşa’nın da desteğiyle bastırılmıştır. Burada önemli olan Ali Emîrî Efendi’nin bu emsalsiz yazmayı görür görmez önemini fark etmesi, satın alması ve istifadeye sunmasıdır. Bu kitabın bulunuşunun ‘romanı’ bütün kaynaklarda anlatılmaktadır.” (Şevket Beysanoğlu)
“Ali Emirî kudretli bir divan şairi değil, fakat muvaffakiyetli ve velut bir nâzımdır. Onun her hangi bir manzumeyi süratle kaleme aldığı da muhakkaktır. Esasen Ali Emirî’nin asıl kıymeti şairliğinde değil, tarihî, edebî bilgilerde mümtaz bir bilgiye sahip oluşundandır. Tefahürden ziyadesiyle hoşlanan Ali Emirî’nin meşhur bilgisi nispetinde çok çok değerli eserler de vücuda getirmiş değildir. Onun en büyük faidesi, ülkemize gayet kıymetli yazmaları ihtiva eden bir kütüphane vakfetmiş bulunmasındadır.
Bugün Millet Kütüphanesi’nin Ali Emirî kitaplarını teşkil eden kısım bilhassa tarih, divan ve mecmua hususunda birçok kütüphanelere tercih olunacak kıymettedir. Uzun süren hayatı esnasında nerede değerli bir yazma eser gördü ise satın almış ve kütüphanesini zenginleştirmeye çalışmıştır Türk dilinin en mühim bir menbaı olan Divan-ı Lügat-it Türk de dahil olduğu halde bir çok ehemmiyetli eserler onun himmetiyle elde edilmiş ve bunlardan bir kısmı tab olunabilmiştir.” (Sadeddin Nüzhet Ergun)
Ünlü şairlerimizden Yahya Kemal Beyatlı, Ali Emirî Efendi için bir gazel yazmış, Ali Emirî Efendi‘ye Gazel adlı şiirinde onu şu beyitlerle övmüştür:
“Muhtâc isen füyuzuna eslâf pendinin
Diz çök önünde şimdi Emirî Efendi‘nin
Âmid o şehr-i nur öğünsün ilelebed
Fazl ü faziletiyle bu necl-i bülendinin”
ESERLERİ:
BASILI ESERLERİ: Tezkire-i Şuârâ-i Âmid (c. 1. 1910), Cevahir-ül Mülûk (Osmanlı padişahlarının şiirleri, 1901), Yavuz Sultan Selim’in Türkçe Eş’arının Tahmisatı, Osmanlı Vilayat-ı Şarkıyyesi (1918), Osmanlı Şairleri Tezkiresi (16 cilt,)(1.cildi Muzaffer Esen’de, diğer ciltler Millet Kütüphanesinde), Divan, Levami-ül Hamdiyye (Hamdedenlerin Nurları, 1911), Ezhar-ı Hakîkat (Hakîkat Çiçekleri, 1918; Yrd. Doç. Dr. Mehmet Arslan tarafından Kızılırmak dergisinde, sayı: 9, Eylül 1992, Sivas), Emin-i Tokadî Hazretlerinin Terceme-i Hâli (1950), Sivani (3 cilt, Millet Kütüphanesi Emiri kitapları, Manzur No: 37, 38, 39).
YAZMA ESERLERİ: İşkodra Şairleri, Yanya Şairleri, Esâmi-i Şuarâ-i Âmid, Diyarbekirli Bazı Zevatın Tercüme-i Halleri, Tunus Tarihi, Teselya Osmanlı Şairleri, Yemen Hâtırâtı, Divan.
YAYIMA HAZIRLAMA(Nevâdir-i Eslaf genel başlığı altında): Câm-ı Cem-âyîn’i (Selimnâme-i Osmani, Bayâtî Hasan b. Mahmûd’un, 1331), Mardin Mülûk-i Artukıyye Tarihi ve Kitâbeleri ve Sâir Vesâik-i Mühimme (Ferdi Kâtib, 1331), Âsafnâme (Lütfi Paşa’nın, 1326), Nizâmü’d-Düvel, Acaibü’l Letâif (Gıyâseddin Nakkâş’ın, 1331).
KAYBOLAN ESERLERİ: Tuhfetü’l- Leyliyye (hicivler, latifeler), Mir’âtü’l-Fevâid fi Teracim-i Şuarâ-i Âmid, Abâü’l Akvam, Kitâbü’l- Egâni Tercümesi.