Ultimate magazine theme for WordPress.

Kırgızların Başkenti: Bişkek

0 883

Kırgızistan’da Avrupaî mânada teşkil edilen ilk şehirdir. Tanrı dağlarının kuzey eteklerinde Çuy vadisinde, Alarça ve Alamedin nehirlerinin arasında denizden 750 m. yükseklikte kurulmuştur. Bişkek’in Lenin, Birdik-Birmayıs, Oktyaber, Sverdlovskiy adlarında dört ilçesi (rayon) vardır. Şehrin adı metinlerde Pişpek ve Frunze olarak da geçer. Bişkek çevresinde yapılan arkeolojik kazılar neticesinde neolit ve bronz çağlarından kalma insan izlerine rastlanmıştır. Milâdî 629-645 yılları arasında Çin elçisi sıfatıyla Hindistan’a giden ve bir müddet Göktürkler’e esir düşen Syuan-Tszyan, seyahatnâmesinde Çuy vadisinde yaşayan, tarım ve ticaretle uğraşanlar hakkında bilgi verir.

X.yüzyıldan itibaren Karahanlılar’ın hâkimiyetine giren bölgede İslâmiyet yayılmaya başladı. Yûsuf Balasagun, XI. yüzyıldan itibaren bölgede Türkçe ve Soğdca konuşulduğunu yazar. Aynı yüzyılda burası tamamen Türkleşti. Moğol hâkimiyeti ve tarihî İpek yolunun önemini kaybetmesinden sonra XIII-XV. yüzyıllarda Çuy vadisindeki şehirler kaybolmaya başladı. Meşhur seyyahlar Paolo Carpini ve William Rubruck, 1773’te Kalmuk hanını ziyarete giden Johan Gustav Renat, Çuy vadisindeki şehirler hakkında bilgi vermektedir. V. V. Barthold, A. N. Bernştam, P. N. Kojemyako, V. Garyeçeva, A. Aşık gibi arkeolog ve tarihçiler de Bişkek çevresinde çoğu Türk kavimleri tarafından kurulmuş 100’e yakın yerleşim bölgesi tesbit ettiler.

Şehrin adı hakkındaki efsanelere göre 1766’da Kazak Hanı Abılay’a kahramanca karşı koyan Kırgız savaşçısı Pişpek ölümünden sonra bu bölgeye defnedilmiş, 1825’te Hokand Hanlığı’na tâbi olan bölgede bu savaşçının adına izâfeten Pişpek adlı bir kale yapılmıştır. Diğer bir rivayete göre ise şehrin Pîşkûh ya da “Şanslı Şehir” diye anılması Tanrı dağlarının zirvelerinden birine kahraman Pişpek’in defnedilmesinin neticesidir. Yüksek zirvedeki bu mezar yeri Kırgızlar için kutlu bir mekân kabul edilmiştir. Rus kaynaklarında Bişkek adı ilk defa 1847 tarihli bir raporda Pişpek olarak zikredilmiş ve 1936’ya kadar şehir bu isimle anılmıştır.


Bişkek’ten bir görünüş

Pişpek, Hokand Hanlığı’nın Çuy vadisindeki idarî, askerî ve ticarî merkeziydi. Kalede askerler, vergi memurları ve tüccarlar yaşarken kale etrafındaki köylerde bulunanlar daha ziyade hayvancılık ve tarımla uğraşıyorlardı. Göçebeler Pişpek ve çevresini kışlak olarak kullanıyor, yazın yaylalara çıkıyorlardı. Tarihî Pişpek Kalesi dört köşeydi ve köşeler arasındaki duvarların uzunluğu 200 m., yüksekliği 5 m. kadardı. Kırgızlar’ın 1843’te Isık Göl kenarındaki Karakol, Barskaun ve Kanur Ulen kalelerinden Hokandlılar’ı çıkarınca Pişpek Kalesi Hokand Hanlığı için daha da önem kazandı. Ancak 1860’tan itibaren Ruslar, Hokand Hanlığı’nın Çuy vadisindeki önemli kaleleri olan Pişpek ve Tokmak’a Albay Apollon Erastoviç Tsimmerman kumandasında saldırdılar ve 1863’te bu kaleler Ruslar’ın eline geçti, kalelerin yerine Rus garnizonları yapıldı.

1868’den itibaren bölgeye gelmeye başlayan Rus göçmenleri için Alamedin ve Lebedinovka isimli köyler teşkil edildi. 1876’da kuruluş aşamasındaki Pişpek’te kırk sekiz Özbek, dokuz Rus ve bir Tatar ailesinde 182 kişi yaşıyordu. Bişkek, 29 Nisan 1878’de Rusya’ya bağlı Türkistan Genel Valiliği Semireçenskiy oblastının merkezi oldu ve yeniden inşa edilmeye başlandı. Çin’deki dinî ve etnik çatışmalardan kaçan Çinli Müslüman Dunganlar 1877’de Tanrı dağları üzerinden Bişkek’e geldiler. Bişkek yöresinde bunlar için barakalar inşa edildi. Genellikle tarım ve bostancılıkla uğraşan Dunganlar, Bişkek ve çevresinde bostancılığın gelişmesine büyük katkı sağladılar, günümüzde de Bişkek ve çevresinde aynı işi yapmaktadırlar. Bu göçler ve Bişkek’in gelişimine bağlı olarak 1897’de şehrin nüfusu 6500’e yükseldi.

31 Ağustos 1878’de Bişkek’in planları çizilmeye başlandı ve kuzeyden güneye, doğudan batıya birbirini kesen paralel yollar inşa edildi. Tanrı dağlarından gelen sular kanallar vasıtasıyla şehrin uzun caddelerine yönlendirildi, bu kanalların kenarlarına palamut ağaçları dikildi. Şehrin yeşillenmesinde en büyük çabayı Aleksey Mihayloviç Fetisov gösterdi. Su kanalları Sovyetler Birliği döneminde daha da modernleştirilerek günümüze kadar geldi. Bişkek bu kanallar vasıtasıyla 150 yıldan beri Kırgızistan’ın ve Türkistan’ın en yeşil şehirlerinden biridir.


Bişkek Alatoo (Uludağ) Meydanı’ndan bir görünüş

Şehirde on altı yatay ve yirmi altı dikey cadde bulunmaktadır. Bu caddeler 1917 Bolşevik İhtilâli’ne kadar istikametlerine (Taşkent, Tokmak, Sukuluk, nehirlere göre Alamedin, Alarça, Atbaş, yakınlardaki tabiat varlıklarına göre Karasu, Beregovaya, Klyuçevaya), yönlerine (Kuzey, Güney, Doğu, Batı) ve şehirdeki önemli binalara (Kuzneçnaya, Baraçnaya, Tserkovnaya, Kladbişçenskaya, Sadovaya, Bulvarnaya, Kazarmennaya, Lagernaya, Lazaretnaya) göre adlandırılmıştı. İhtilâlden sonra hepsine Lenin, Karl Marks, Kirov, Derjinski, Gorki gibi meşhur komünistlerin adı verildi. II. Dünya Savaşı’nın ve 1991’in ardından cadde ve sokaklarının ismi yeniden değiştirildi. Kuruluşundan bugüne kadar devam edip gelen cadde ve sokak ismi yoktur.

Bişkek’te üç sınıflı ilkokul 1879’da, Kırgızlar’a tarım ve bahçecilik öğretmek üzere üç yıllık okul 1889’da, erkek lisesi 1892’de, Kırgız-Rus okulu 1909’da açıldı. Şehirde yaşayan Müslümanların 1911’de on altı mektep ve medresesi vardı, bunların ikisinde müslüman kız çocukları eğitim görüyordu. İlk cami 1888’de İlyas Hacı Aka tarafından yaptırıldı ve otuz yıl hizmet verdikten sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği döneminde ortadan kaldırıldı. Bişkek’te yaşayan Dunganlar’ın ayrı bir camisi vardı, bu da 1917 Bolşevik İhtilâli’nin ardından kapatıldı.

Şehirde toplam yirmi cami ve mescid bulunuyordu. Bu yıllarda şehirdeki Dunganlar’a karşı acımasız bir politika uygunlandı ve pek çoğu Doğu Türkistan’a göç etmek zorunda kaldı. Ayrıca müslüman ve hıristiyan mezarlıkları Bolşevikler tarafından yok edildi. 1893’te Bişkek’te 660 evde 4807 kişi yaşıyordu (1338 tüccar, 268 asker, 1255 Dungan, 1518 Özbek ve Tatar, 428 diğer milletlerden). Şehirde 2967 müslüman, 1888 Pravoslavyan, iki Katolik mevcuttu. Bişkek’in nüfusu 1912’de 16.000’e yükseldi ve daha önce şehirden uzak duran göçebe Kırgızlar da yavaş yavaş buraya yerleşmeye başladı. Bu yıllarda şehirde 4320 Rus, 1910 Özbek, 889 Kırgız, 555 Tatar, 484 Dungan, 91 Uygur yaşıyordu. Şehrin nüfusu 1916’da 22.000 oldu.

I. Dünya Savaşı’nda Rusya tarafından esir alınan Alman askerlerinin bir kısmı 1915’te Bişkek’e gönderilmeye başlandı. Bu askerler özellikle şehrin park ve bahçelerinin geliştirilmesi, yeşillendirilmesi, modern binalar inşa edilmesinde çalıştırıldı. Bu arada 1916’da cephe gerisinde hizmet gördürmek üzere Kırgızlar’ın askere alınacağı haberi çıkınca askere gitmek istemeyen Kırgızlar’ın çıkardıkları isyan yüzünden şehir ve çevresindeki pek çok yapı, telgraf direkleri, askerî garnizonlar hasar gördü. Ardından şehir yeniden imar edildi.

Orenburg-Taşkent demiryolunun bir hattı 1924’te Bişkek’e geldi ve aynı yıl şehirde ilk Kırgızca gazete olan Erkin Too çıkmaya başladı. 1926’da ilk matbaa ve müze, 1932’de pedagoji enstitüsü, 1938’de veteriner fakültesi, 1939’da tıp fakültesi kuruldu. II. Dünya Savaşı yıllarında Ukrayna ve Rusya’dan çok sayıda meslek erbabı Bişkek’e göç ettirildi. Türk Kurtuluş Savaşı esnasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği yardımlarının koordinasyonu için Ankara’ya da gelen Bişkek doğumlu Mihail Vasileviç Frunze’nin adına izâfeten Bişkek’in adı 1926’da Frunze olarak değiştirildi. II. Dünya Savaşı sırasında günümüz Bişkek’indeki pek çok tarihî yapıyı buraya sevkedilen esir askerler inşa etti.

1944’te Stalin tarafından sürgüne gönderilen Alman, Karaçay, Çeçen, İnguş, Kumuk, Kabardin, Ahıska Türkleri, Kırım Tatarları ve diğer halklar da şehrin maddî gelişimine büyük katkı sağladı. Bu sürgünlerden bazıları 1956’dan sonra vatanlarına geri döndü; sadece Ahıska Türkleri, Kırım Tatarları ve Almanlar kaldı. Almanlar da 1991’den sonra Almanya’ya göç etti. Kırım Tatarları ile Ahıska Türkleri ise günümüzde de Bişkek’te hayatlarını sürdürmektedir.

Bişkek 14 Ekim 1924’te Otonom Kara Kırgız oblastının, 25 Mayıs 1925’te Kırgız Otonom oblastının, 1 Şubat 1926’da Otonom Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin, 5 Kasım 1936’da Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin, 1991’den itibaren de Bağımsız Kırgızistan Cumhuriyeti’nin başşehri oldu. Şehrin nüfusu 1976’da yarım milyona ulaştı.

Günümüzde nüfusu yaklaşık 1 milyondur ve Kırgızistan’ın toplam nüfusunun beşte biri Bişkek’te yaşamaktadır. Şehirdeki nüfusun büyük bölümünü 1970’te Ruslar (% 66) teşkil etse de günümüzde Kırgızlar çoğunluktadır (% 55). Ruslar’ın önemli bir kısmı 1991’den sonra ülkelerine geri döndü. Bugün şehirde 200.000 civarında Rus bulunmaktadır. Ayrıca Uygur (14.000), Tatar (13.000), Koreli (12.000), Özbek (12.000), Kazak (10.000), Ukraynalı (8000), Türk (6000), Dunganlar (5000) ve Almanlar (3000) şehirde yaşayan diğer milletlerdir. Şehrin adı 1991’de yeniden Bişkek olarak değiştirildi.

Bişkek’teki taş binaların çoğu 1885 ve 1887 depremlerinde yıkıldığından, ayrıca şehir deprem fay hattı üzerinde bulunduğundan Sovyetler Birliği döneminde yapılan konutların büyük kısmı üç katlıdır. Ancak günümüzde yüksek katlı binalar Bişkek şehir merkezi ve çevresinde yoğunlaşmıştır. Şehir içi ulaşımı troleybüs, otobüs ve minibüslerle sağlanmaktadır. Bişkek ve İzmir 1994’te kardeş şehir ilân edilmiştir. Bişkek’te Türkiye’nin de desteklediği Kırgız-Türk Manas Üniversitesi yanında Kırgızistan Millî Üniversitesi, Slavyan, Amerikan, Uluslararası Atatürk Alatoo, Küveyt-Kırgız, Yusuf Balasagun gibi çok sayıda üniversite ve yüksek okul bulunmaktadır.

Kaynak Bişkek - Yazar: İsmail Türkoğlu
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku