Ultimate magazine theme for WordPress.

Türk Dünyası’nın Coğrafyası – Kazakistan

Hazar kıyısı ile doğuda Sibirya ve Tanrı dağları arasında yer alan ülke, 2.724.900 km2 yüzölçümündedir. Kapladığı alan yönünden dünyanın 9. Orta Asya’nın ise 1. büyük ülkesidir. Hazar denizinde 1000 km.’lik bir kıyı şeridi vardır. Son zamanlarda nüfusu artan ve doğal kaynaklar yönünden zengin olan ülke, yakın bir gelecekte Türk Cumhuriyetleri arasında lider duruma gelebilecek bir potansiyele sahiptir.

0 833

Hazar kıyısı ile doğuda Sibirya ve Tanrı dağları arasında yer alan ülke, 2.724.900 km2 yüzölçümündedir. Kapladığı alan yönünden dünyanın 9. Orta Asya’nın ise 1. büyük ülkesidir. Hazar denizinde 1000 km.’lik bir kıyı şeridi vardır. Son zamanlarda nüfusu artan ve doğal kaynaklar yönünden zengin olan ülke, yakın bir gelecekte Türk Cumhuriyetleri arasında lider duruma gelebilecek bir potansiyele sahiptir.

Yüzey şekilleri: Ülke, doğu ve güneydoğusundaki dağlık alanlar dışında tamamen düzlüklerle kaplıdır. Güneydoğusunda Tanrı dağlarının kuzey kesimi yer alır. Burada Kazakistan-Kırgızistan sınırında en yüksek tepe 6995 m.’ye ulaşır. Buranın batısında uzanan Küçük Tanrı dağlarında yükseklik 4000 m.’yi aşar. Kazakistan’ın Doğu Türkistan ile sınırı üzerinde ulaşıma elverişli geçitlerin olduğu dağ sıraları uzanır. Almatı-Urumçi arasındaki ulaşım; Tanrı, Cungarya ve Altay dağları arasındaki geçitlerden sağlanır. Ayrıca Cungarya Havzası ve Altay dağlarının doğu nihayetinden demir yolu da geçer. Daha kuzeyde İrtiş nehrinin yukarı havzasında 2000-3000 m. yükseklikteki Tarbagatay tepelik alanları yer alır. 4000 m.’yi aşan Altay dağları; Rusya Federasyonu-Moğolistan ve Kazakistan-Çin arasındaki sınırı oluşturur.

Tanrı dağlarında daimi kar sınırı 3800-4100 m.’leri arasında yer almaktadır. Bu sınırın altındaki sahalarda yaz aylarında hayvan otlatılmaktadır. Dağın üst kısımlarında buzulların açtığı vadiler ve buzul gölleri yer almaktadır.

Ülkenin kuzey kesimi bozkırların yer aldığı düzlüklerle kaplıdır. Burası önemli buğday üretim bölgesidir. Güneye doğru kuraklığın artması ile yarı çöl ve çöller başlar. Taşlı bir çöl olan Üst Yurt plâtosu, Aral gölünün batısından Hazar denizine doğru devam eder. Kazakistan aynı zamanda Özbekistan’la Kızılkum çölünü paylaşır. Açlık bozkırı, Aral ve Balkaş gölleri arasında yer alır. Bu çölün doğusunda Muyunkum çölüne geçilir.

Ülkenin önemli nehirleri, Kazakistan’ın güneyini geçerek kuzeybatıya Aral gölüne dökülen Seyhun’dur (Sir Derya). Kuzeyinden ise İrtiş nehri ve kolları doğar. Orta Asya’daki Balkaş gölü Asya’nın dördüncü büyük gölüdür (yüzölçümü 17.400 km2). En derin yeri 26 m. olan doğu tarafı tuzlu, batı tarafı ise az tuzlu-tatlıdır.

İklimi: Kazakistan’ın kışları çok soğuk ve yazları sıcaktır. Temmuz ve Ağustos aylarına ait ortalama yüksek sıcaklıklar, Almatı’da 36oC, Semey’de 38oC’dir. Kasım-Mart arasında sıcaklık genellikle 0oC’nin altındadır. Bu dönemdeki donlu gün sayısı 100’ü aşmaktadır. Altay dağlarının yüksek kesimleri sürekli karla kaplıdır. Ocak ayı ortalama sıcaklığı Almatı’da -2oC ve Semey’de 11oC’dir. Kış aylarında sıcaklık, Semey’de -37oC, Almatı’da -26oC’ye kadar düşer.


Kazakistan Cumhuriyeti Devlet Arması

Ülkede yağış dağılışında çok önemli değişmeler meydana gelir. Yıllık ortalama yağış çöllerde 100 mm.’nin altında iken Altay dağlarında 1500 mm.’ye kadar çıkar. Kuzeydeki bozkırlarda yıllık ortalama yağış 250-350 mm. arasında değişir. Bozkırlar, yaz aylarında gök gürültülü şiddetli sağanak yağışlar alır; bu yağışların akabinde seller oluşur. Almatı’nın yıllık ortalama 600 mm.’ye yakın yağışının çoğu sağanak hâlinde düşer.

Nüfusu ve yerleşmesi: Kazakistan nüfusunun büyük bölümü kuzey ve güneydeki verimli tarım toprakları ve sanayi bölgelerinde toplanmıştır. Kazakistan bağımsızlığını kazandıktan sonra 1 milyonu aşkın Rus ve Ukraynalı ile 900.000 kadar Alman ülkeyi terk etmiştir. Ülkenin dışında yaşayan Kazaklar ise ülkeye davet edilmiştir.

Sovyetler Birliği döneminde ülkeye Slâvlar ve Orta Asyalı olmayanlar yerleştirilmiştir. Nitekim ülkeye, 19. yüzyıl ve sonrasında Kazakistan’ın tarım alanlarında çalıştırılmak üzere köylüler, 1930’larda sanayi işçileri, 1930’lu ve 1950’li yıllar arasında politik nedenlerle Rusya’dan sürgün edilenler gelmişlerdir.

Kazaklar; 1920’li yıllara kadar at sırtında göçebe hayvancılık yapan ve bir bölümü de yarı göçebe hayat yaşayan bir topluluktur. Hâlen Tibet plâtosunda yarı göçebe hayat yaşayan Kazaklara rastlanılır.

Kazakistan’ın 18,7 milyon olan nüfusunun %27,4’ünü 15 yaşın altında olan genç nüfus oluşturur. Nüfus artış oranı diğer Orta Asya Türk cumhuriyetlerine göre çok düşük olup %0,6’dır. Ortalama ömür erkeklerde 63, kadınlarda 72 yıldır. Resmî dili Kazakça ve Rusça olan ülkede 7-18 yaş arasında eğitim zorunludur. Eğitim görmüş nüfus oranı %98’dir.

Kazakistan’ın önemli kentleri; Almatı (nüfusu 1,5 milyon), Karaganda (600 bin), Çimkent ve Öskemen’dir. Almatı, 1854’te Ruslar tarafından kurulmuş, 1927’de Sovyetler Birliği içinde yer alan Kazakistan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur. Almatı, 1887 ve 1911 ’deki depremde yerle bir olmuştur. 1986’da Gorbaçev döneminde Kazak asıllı yerine Rus yöneticinin atanması, Kazakların büyük protestosuna neden olmuş, kentte çıkan çatışmada birçok kişi ölmüş ve yüzlerce kişi yaralanmıştır. Ağaçlı, uzun ve düzgün caddelerin, Rus yapısı binaların görüldüğü bu kentte, Kazaklar, Ruslar ve Ukraynalılar çoğunluktadır. Son yıllarda kentte Batı Avrupalılar, Amerikalılar, Türkler ve Doğu Asya ülkelerinden (Japonya) gelen iş adamlarının kurduğu işletmeler görülmeye başlamıştır.

Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, Almatı’nın olası depremlerden ve etnik çatışmalardan etkilenebileceğini düşünerek, ülkenin başkentini daha önce adı Akmola olan Astana’ya taşımıştır. 1997’de ülkenin başkenti olan 400.000’i aşkın nüfuslu Astana, Almatı’nın 1300 km. kuzeybatısındadır. Astana, 1830’da Rusya’nın bir kalesi olarak Akmola adı ile kurulmuştur. Kent çevresi, süt ürünleri ve buğday üretimi ile tanınmaktadır. Bu nedenle Kazakça kente beyaz bolluk anlamına gelen Astana adı verilmiştir. 1961’de Ruslar tarafından kente Ruslar ve Slâv toplulukları yerleştirilmiştir. Başkent olmasıyla hızlı bir gelişme sürecine giren kentte Batı stili modern binalar yapılmaya başlanmıştır.

Kırgızistan sınırından başlayarak Aral gölünün batısına kadar olan sahayı kapsayan Güney Kazakistan’da, Kazak nüfusu çoğunluktadır. Bu bölgede Kazakistan’ın önemli kentlerinden Çimkent vardır. Diğer önemli kentlerden olan Semey (nüfusu 340 bin), 1817’de kurulmuştur. Kentin güneybatısı 1949-1989 yılları arasındaki 40 yıllık dönemde, Rusların nükleer silâhları deneme alanı hâline gelmiş ve bu dönemde 470 nükleer bomba patlatılmıştır. Nükleer kirlenmeyi önlemek için 1989’da kentte büyük kampanya başlatılmıştır. Öskemen (nüfusu 315 bin), 1720’de küçük bir yerleşim birimi olarak kurulmuştur. 1940’tan sonra Rusların ve Ukraynalıların maden yataklarını (bakır, kurşun, çinko ve gümüş) işletmeye başlamalarıyla gelişmiştir.

İpek Yolu üzerinde kurulmuş olan Simkent (nüfusu 400 bin), 1864’te Ruslar tarafından alınmış, kent maden ve gıda maddeleri üretim merkezlerinden biri olmuştur. Kuzey Kazakistan, 19. yüzyılın 2. yarısında yazar ve öğretmenlerin yetiştiği önemli bir kültür şehri haline gelmiştir. Bir ara bağımsız Kazakistan’ın başkenti de olmuştur. Dünyaca ünlü Rus yazarı F. Dostoevsky buraya sürgün edilerek 5 yıl kalmıştır. Kazakistan’ın diğer önemli kentlerinden Sayram, tarihi 2000 yıl önceye dayanan en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Hoca Ahmet Yesevi, bu kentte doğmuştur (1103). Burada Orta Asya’nın en büyük mozolesi yapılmıştır (Rabiga Sultan Begum ve Ahmet Yesevi). Kızılorda (nüfusu 155 bin), Sir Derya nehri üzerinde kurulmuş olup en fazla kazak nüfusun yaşadığı bir yerleşmedir.

Baykonur Kosodrome, Kızılorda’nın 250 km. kuzeybatısında yer almakta olup Yuri Gagarin’den beri Rusya’nın önemli uzay merkezlerinden biri idi. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kurulan Rusya Federasyonu, istasyonun ve askeri güçlerin kendine ait olduğu üzerinde ısrar etmiştir. Kazakistan ise buranın ortak bir kontrol altında olabileceğini belirtmiştir. Ekonomik kaynakların yetersizliği nedeniyle uzay projeleri askıya alınmış Kazak askerlerinin 1992 ve 1994’te ayaklanmasıyla Ruslar ve Ukraynalılar burayı terk etmiştir. 1994’te Kazakistan yılda 120 milyon dolar karşılığında 20 yıllığına Baykonur ve Leninsk’i Rusya’ya bırakmıştır.

Aral gölünün kuzey ve batı kesimini kapsayan Batı Kazakistan’ın Rusya sınırına yakın sahalarında nüfus yoğunluğu fazladır. Burası, zengin petrol ve doğal gaz yataklarına sahiptir. Hazar kıyısında da Tengiz petrol ve doğal gaz yatakları bulunur. Burada dev Amerikan petrol şirketi Chevron ile Kazakistan arasında ortak bir petrol işletmesi (joint venture Tengizchevroil) faaliyet göstermektedir.

Bozkırlarla kaplı düz sahaların yer aldığı Kuzey Kazakistan, 19. asıra kadar sadece Kazak konar-göçerlerinin hayvan otlattığı ve Semey, Pavlodar ve Öskemen gibi kale şehirlerinin bulunduğu bir yerdi. 1800’lü yıllarda Ruslar burayı ele geçirerek tarım alanları hâline dönüştürmüş ve bir milyondan fazla insan yerleştirmişlerdir. Bu duruma karşı Kazakların direnişi sonuç vermemiş; Ruslara karşı direnen binlerce Kazak öldürülmüştür. Buradaki Kazaklar kolektif tarım işletmelerinde çalıştırılmaya zorlanmıştır; yüz binlerce Kazak açlıktan ölmüştür. 1950’li yıllarda Kuzey Kazakistan’daki bozkır alanları tarıma açılarak buğday üretilmeye başlanmıştır. Buradaki zengin demir, kömür ve diğer madenleri işlemek amacıyla Karaganda, Ekibastuz ve Kustanay gibi kentler kurulmuştur. Ruslar tarafından 40 yıl kadar önce Semey kentinin 150 km. kadar güneybatısında nükleer denemeler yapılmıştır. Baykonur’da uzay istasyonu kurulmuştur.

Ekonomisi: Kazakistan, zengin doğal kaynaklara sahip bir ülkedir. Nüfusu az olduğu için kişi başına düşen doğal kaynak değeri de yüksektir. Kazakistan eski Sovyetler Birliğinin yeraltı kaynaklarının %60’ına sahipti. Zengin demir yatakları kuzeybatıda Kustanay havzasında, çok zengin kömür yatakları ise Karaganda ve Ekibastuz civarındadır. Petrol, doğal gaz, boksit, bakır, çinko, nikel, uranyum, kurşun, altın yatakları ile elektronik, nükleer ve roket sanayiinde kullanılan önemli madenlerden kadmiyum, talyum ve bizmut da bulunmaktadır. 1989’da Sovyetler Birliği kömürünün %25’ini ve elektrik ihtiyacının %27’sini Kazakistan’dan sağlamaktaydı. Diğer taraftan Eski Sovyetler Birliği’nin tarım topraklarının %20’si Kazakistan’da bulunuyordu. 1950’lerde kuzeydeki toprakların büyük bölümünde tahıl üretilmekteydi. Burada 250.000 km2’lik bozkır sahası sürülerek tarım alanı hâline getirilmiştir. Güneydeki tarım alanlarında meyve, sebze, tütün, pirinç, pamuk ve kenevir yetiştirilir. Kurak sahalarda koyun, deve, at, sığır ve kaliteli yün veren koyunlar otlatılır.

Ülkede, eski Sovyetler Birliği ekonomik sisteminden serbest piyasa ekonomisine geçişte önemli sıkıntılar yaşanmaktadır. Nitekim Kazakistan bağımsızlığını kazandıktan sonra, ulusal ve uluslararası alanda yetersiz kalan ticaret ve dağıtım sistemi, hızla artan enflâsyon, eskiyen makine ve aletlerin modernize edilmemesi, devlet yatırımlarının yetersizliği, tarım ve sanayi ürünlerinde üretim düşüklüğü gibi birçok sorunla karşılaşmıştır. 1993’te üretilen buğdayın üçte biri; modernize olamamış hasat sistemi, taşıma ve depolama faaliyetlerinin yetersizliğinden dolayı tarlalarda kalmıştır. Diğer önemli sorunlardan biri ise önemli sanayi tesisleri ve tarımsal alanlarda çalışan Slâv ve Alman nüfusun ülkeden göç etmesinden doğan kalifiye eleman sıkıntısıdır.

Kazakistan’ın benimsediği devlet politikası, özelleştirmeye, fiyatları serbest bırakmaya ve yabancı yatırımı teşvik etmeye dayanır. Bu ekonomik politika 1993 yılından itibaren meyvelerini vermeye başlamış; 1993’te %2000 olan enflasyon %20’ye ve %30 olan işsizlik oranı %10’a düşürülmüştür. Ülkede televizyon, elektrik, petrol ve bankacılıktan turizm işletmeciliğine varıncaya kadar önemli alanlarda özelleştirme çalışmaları başlatılmış ve 17 bin kadar devlet işletmesi özelleştirilmiştir. Buna karşılık ülkede devlet arazileri ile kolektif tarımda yapılan özelleştirme yavaş ilerlemekte ve kırsal alanlardaki Kazaklar, hâlâ üretimi düşük kolektif çiftliklerde çalışmaktadır.

Batılı şirketler, ülkenin doğal gaz ve petrol yataklarını aramak ve işletmek amacıyla yatırım yapmaya başlamıştır. Kazak petrollerinin boru hatları ile Rusya Federasyonu ile Karadeniz’e ve Türkiye üzerinden Akdeniz’e akıtılması plânlanmaktadır. Türk işadamlarının da Kazakistan’ da çeşitli işletmeleri vardır.

Kazakistan, Orta Asya devletleri içerisinde en zengin olanıdır. Kişi başına düşen millî gelir 1310 ABD dolardır. İthalâtı 7,4 milyar, ihracatı ise 6,3 milyar ABD dolarıdır. Alışveriş yaptığı ülkelerin başında Rusya Federasyonu gelmektedir.

Kaynak Prof. Dr. İbrahim ATALAY - TÜRK DÜNYASI’NIN COĞRAFYASI
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku