Şili’den gelen bir haber, 1970’te, ABD yönetimini derhal harekete geçiriyordu. Beyaz Saray’ın Oval Ofis’inde toplanan Başkan Nixon ve adamları, seçimi kazanmasını önleyemedikleri Marksist Salvador Allende’nin yönetimini istikrarsızlaştırıp yıkmak için bir dizi karar aldılar. Latin Amerika’nın en köklü sivil demokrasisine sahip olan Şili’de darbe vakti gelmişti…
CIA direktörü Richard Holmes’ın yıllar sonra açıklanan notlarından anlaşıldığına göre, öncelikle muhalefete para yardımı yapılacak ve medya satın alınacaktı. Keza, aşırı sağcı “Patria y Libertad” (Vatan ve Özgürlük) örgütünün elemanları eğitilecek, sokak gösterileri ve grevleri örgütlenecekti. Senaryodaki ana rol ise Şili ordusundaki anti komünist unsurlara verilmekteydi. CIA’nın “Operation Fubalt” adını verdiği plan derhal uygulanmaya başlanacaktı…
Salvador Allende Gossens, 1970 sonbaharında Latin Amerika’da demokratik seçimle iktidara gelen ilk başkan olurken, CIA onunla uzun zamandır uğraşıyordu. İktidara gelmesini önlemek için bir askerî darbe tezgahlanmak istenmiş, ama bunu kabul etmeyen General Rene Schneider, CIA denetimindeki bir grup tarafından öldürülmüştü. Generalin ailesi, yıllar sonra ABD eski Dışişleri Bakanı Kissinger aleyhine cinayete azmettirme davası açacaktı… Her halükarda Allende, tekrar aday olan eski başkanlardan Jorge Alessandri’nin yüzde 34’lük oyu karşısında yüzde 36 alarak iktidara geldi. Böylece büyük bir yeraltı mekanizmasının çarkları dönmeye başladı. Nixon, Allende’nin devrilmesi için hiçbir girişimden kaçınılmaması talimatını vermişti.
Talihsiz Allende, dış hasımlarının komploları bir yana, içeride de rahat değildi. Onu iktidara taşıyan “Unitad Popular”, homojen olmadığı gibi, net bir program da oluşturamamıştı. Muhalefetin baltalamaları bir tarafa, “Unitad Popular” içerisindeki taraflar da iktidarı kendi görüşlerine doğru yönlendirmek istiyor; bu durum, ülkedeki karmaşıklığı artırıyordu. Her şeye rağmen, ilk yıl ücretler diğer fiyatlardan daha fazla artıyor ve üretimin artması geniş kitlelere nispi bir refah sağlıyordu.
Ancak ikinci yıl enflasyon kontrolden çıkıyor, ekonomik sıkıntıların yanı sıra sokak gösterileri, yangınlar ve bombalamalar birbirini izleme başlıyordu. Belirsizlik ortamı ve yoğun CIA propagandası, orta sınıfları Allende’den uzaklaştırmaktaydı. Bankaların yüzde 90’ı, büyük işletmelerin yüzde 70’i millileştirilmişti. İç ve dış tepkileri artırmak için “Time” gibi dergiler de kullanılmaktaydı. Buna karşı Allende durumu istikrara kavuşturmaya çalışıyor, art arda yeni hükümetler kuruyor, ama gelişmelerin kontrolünü giderek yitiriyordu.
Çokuluslu ABD Şirketleri, Salvador Allande Muhaliflerine Para Yağdırıyor
Özellikle “aşırı kâr vergisi” ile dış borç ödemelerinde moratoryum ilan edilmesi, iç ve dış huzursuzlukları artıran unsurlar oldu. Nihayet 1972 ve 1973 yıllarında bazı generallere bakanlık vererek onları hükümete aldı; ancak bu durum askerlerin politizasyonunu artırmaktan başka bir işe yaramadı. Karar çoktan verilmiş, uygulamaya geçilmişti. Kaldı ki, dünyanın en önemli bakır madenlerinin milileştirilmesinden zarar gören ABD kaynaklı çokuluslu maden şirketleri Kennecott ve Anaconda, muhalefete para akıtan ITT ve diğer ABD şirketlerine katılmışlardı.
Allende, ülkesinde desteğini kaybederken uluslararası planda sosyalist ülkelerden destek aradı. Küba ile diplomatik ilişkileri tekrar kurdu. Castro, 1971 sonunda Şili’ye çok uzun bir ziyaret yaptı. Bu girişimler, Latin Amerika’yı kendi arka bahçesi olarak gören ABD’yi büsbütün kararlı hale getirmekten başka bir sonuç yaratmadı. Küba’yı denetiminden kaçıran ABD, kıtada kontrolü dışında ikinci bir ülkeye tahammül edemezdi.
ABD’nin yanı sıra Dünya Bankası ve Inter-Amerikan Bank gibi uluslararası ekonomik kuruluşların ablukası altındaki iktidar, dünya ülkelerinden çok az destek alırken, muhalefet en yıkıcı eylemler için kullanabildiği kadar kaynak çekmekteydi. Ayrıca hükümet tek kuruş alamazken, Şili ordusuna yapılan ABD yardımı yıldan yıla artmaktaydı. 1970 yılında, sadece 0.8 milyon dolarlık yardım alan orduya, 1972’de 10.9 milyon dolar gönderilmişti. Kaldı ki, bunlar sadece görünen ve resmi kanallardan akıtılan paralardı.
1973 Mart’ında yapılan kongre seçimleri Allende’nin düşürülmesi için bir fırsat yarattı. Ne var ki, sağcı Ulusal Parti ile diğer muhalefet, beklenen üçte iki çoğunluğa ulaşamazken, Allende oylarını yüzde 36’dan yüzde 43’e çıkardı. Bundan sonra her şey daha büyük bir hızla yokuş aşağı gitmeye başladı. Öncelikle aşırı sağcı Patria y Libertad ile aşırı solcu MIR örgütü arasındaki gösteri ve sokak çatışmaları tırmanışa geçti. Sağcılar Allende’nin ekonomiyi mahvettiğini ileri sürerken, MIR de hükümeti kitlelere silah dağıtmayacak kadar utangaç davranarak faşizme karşı mücadeleyi baltaladığını söylüyordu.
29 Haziran’da tank albayı Roberto Songa’nın bir darbe girişimi önlendi. Başkanlık sarayı La Moneda’ya kadar ilerleyen tanklar geri çekildi. Bunun nedeni, silahlı kuvvetlerin çok kapsamlı bir darbe hazırlaması ve bunun erken bir girişimle zarar görmesini önleme isteği idi. Nitekim MIR gibi solcu grupların ellerindeki silahları toplamak için genel arama operasyonlarına başlamışlardı. Latin Amerika’nın en uzun sivil demokrasisi ömrünü tüketmişti…
11 Eylül sabahı, beklenen darbe geldi. Darbeyi kabul etmediği için 22 Ağustos günü ayrılmak zorunda kalan General Prats’ın yerine geçen Augusto Ramon Pinochet Ugarte başkanlığındaki cunta, sabahın erken saatlerinde başkanlık sarayını kuşattı. Ancak Allende’nin 8.30’da radyodan halka çağrı yapmasını engelleyemediler. Bu ilk seslenişte Allende, işçileri ve öğrencileri direnişe çağırıyordu. 10.15’teki ikinci seslenişte, Allende’nin sesinin iki saat öncesinden çok daha güçsüz olduğu seziliyordu. Aynı dakikalarda askerler verici antenin yerini tespite çalışıyorlardı…
Nihayet uçaklar geldi ve anteni havaya uçururken aynı zamanda başkanlık sarayını da bombaladılar. Bundan sonra başkandan haber alınamadı.
Allende Darbeye Direnirken Yaşamını Yitiriyor
Allende’nin bu saatlerde, elinde otomatik tüfekle çekilen son fotoğrafı, direnirken öldüğünü gösteriyor… Allende ile birlikte 3 bin 100 kişi daha aynı akıbeti paylaştı. Bunların bir kısmı, Santiago stadyumuna toplandıktan sonra orada öldürülen kişilerdi. Ayrıca yaklaşık 130 bin kişi de tutuklanarak işkence gördü. Santiago stadyumunda öldürülenler arasında ünlü özgürlük şarkıcısı Victor Jara da vardı. Bir daha gitar çalmasın diye önce ellerini kırmışlar, sonra makineli tüfekle tarayıp toplu mezara atmışlardı. Bu olaylar daha sonra Costa Gavras’ın 1982’de çektiği Missing adlı filme konu oldu.
Pinochet, 1973’ten 1990’a kadar iktidarda kaldı. Değişen dünya koşullarının zorlamasıyla, 5 Ekim 1988’de yapılan bir halk oylamasında, yeni başkanın seçimle gelmesi kabul edildi. Aralık 1989’da yapılan seçimlerde, Pinochet başkanlıktan uzaklaştırıldı. Ne var ki, Pinochet tarafından 1978’de çıkarılan bir af kanunu, askeri hükümetlerde yer alan kişilerin insan hakları ihlallerinden dolayı yargılanmasının önünü kesmişti. Fakat bu durum, uluslararası camiayı cuntanın işlediği suçları soruşturmaktan alıkoymadı. 1998’de İspanyol hakim Balthazar Garzon’un çıkardığı tutuklama kararı, Pinochet’in İngiltere’ye yaptığı bir ziyaret sırasında uygulandı. Pinochet, 82 yaşındayken göz hapsine alındı.
İşkenceye karşı uluslararası sözleşmeyi kısa bir süre önce imzalamış olan İngiltere, bu kararı uygulamaktan kaçınamadı. Ancak anlaşma imza tarihinden itibaren işlenen suçlar için geçerli olduğu için Pinochet, sadece iktidarının son on dört ayında meydana gelen 94 işkence ve 1 işkence için komplo kurma suçundan soruşturulacaktı. İngiliz hükümeti zor durumda kalınca, Pinochet’i “yaşlılıktan kaynaklanan insani nedenler” gibi bir gerekçe ile Şili’ye iade etti. Bu durum, onu ziyaret ederek destekleyen Margaret Thatcher’i de sevindirdi.
Şili parlamentosu her ne kadar Pinochet’nin dokunulmazlığını kaldırdıysa da Temmuz 1992’de alınan bir karara göre, yaşlılık ve bunamadan kaynaklanan tıbbı nedenlerle soruşturma sona erdirildi. Ancak, iş burada, bitmedi. Temyiz Mahkemesi, 28 Mayıs 2004 tarihinde Pinochet’nin bunamadan kaynaklanan sorumsuzluğunu kaldırdı. Bunun nedeni, kısa süre önce yapılan bir televizyon mülakatında Pinochet’nin pekala aklının başında olduğunun anlaşılmasıydı. 20 Temmuz 2004’te ise kara para, rüşvet ve zimmetine para geçirme gibi yüz kızartıcı suçlardan aleyhine yeni dava açıldı. Fakat yargılanamadan, 10 Aralık 2006 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
Akbaba Operasyonları
Akbaba (Condor) Operasyonu, 1970’li yıllarda, Latin Amerika’da kontr-terörizm adı altında yapılan muhalifleri yok etme faaliyetlerine verilen addır. ABD uzmanlarının yönlendirmesiyle geliştirilen bu operasyonlar Arjantin, Şili, Bolivya, Paraguay, Uruguay, Brezilya gizli servisleri tarafından yürütülmüştür. Başlıca aktörleri, Arjantin cuntasının lideri Videla, Şili’den Pinochet ve Paraguay diktatörü Stroessner olan bu oyunda, söz konusu liderler, işkence timlerini ABD’nin Panama’da bulunan eğitim tesislerine göndermişler, bilgi alışverişi yapmışlardır.
Keza, faaliyetlerini Avrupa ve Kuzey Amerika’ya kadar uzatmışlar; politik hasımlarının yerlerini tespit edip izlemiş ve bazılarını öldürmüşlerdir. Bunlar arasında bulunan eski Şili ordusu komutanı Carlos Prats, 1974 yılında Buenos Aires’te, arabasında öldürüldü. Darbeyi kabul etmeyen Prats’ı öldüren Şili gizli servisi DINA üyesi Eduardo Arancibia Clavel, 2000 yılında Arjantin’de mahkum oldu. Şili’nin eski ABD elçilerinden ve Allende’nin kabinesinde bakan olan Orlando Latelier de 1976’da, Washington’da arabasına bomba konularak öldürüldü. Bu diktatörlükler yıkıldıktan sonra da bıraktıkları kanlı miras, Arjantin’in ‘evlatlarını arayan kayıp anneleri’ şeklinde uzun yıllar devam etti. Bunlar bulunamazlardı; çünkü ya helikopterlerden okyanusa atılmışlar ya da inşaatların temellerine gömülmüşlerdi…
Condor Operasyonu ile en önemli bulgu, eski bir politik tutuklu ile ilgili soruşturma yapan Paraguaylı bir yargıç tarafından elde edildi. Yargıç, bir polis merkezinde dosyaları incelerken belki sahipleri tarafından terk edilmiş, belki de aradan on yıllar geçtikten sonra sahipsiz kalmış olan bir terör arşivine rast geldi. Burada, gizli servisler arasındaki ilişkiler ve yapılan operasyonların bir kısmı, düzenli şekilde kaydedilmişti. Burada gizli servisler arasındaki ilişkiler ve yapılan operasyonların bir kısmı düzenli şekilde kaydedilmişti.