Medusa
Medusa ile ilgili olarak birkaç farklı efsane vardır. Bu efsanelerden birkaçı çok güzel bir kızken bir ceza sonucu saçları yılan olan bir yaratığa dönüşmesi üzerine, diğeri ise Medusa’nın diğer iki kardeşiyle birlikte zaten birer yaratık olarak doğması şeklindedir.
Bu efsanelerden en bilinenini sizlere aktarmak istiyorum;
Kainatın kurulduğu zamanlarda, güzelliğiyle herkesi kıskandıran, aynı zamanda bütün tanrıları kendisine aşık eden bir kız yaşarmış. Yılan Saçlı Kadın aslında o kadar güzel bir kızmış ki yeryüzünde güzelliğiyle ona rakip olabilecek başka bir kadın bulmak mümkün değilmiş.
Bu güzel Medusa, kendisini Tanrılara adamış ve iki kız kardeşi ile birlikte baş Tanrı Zeus’un kızı zekâ tanrıçası Athena’ya ait bir tapınakta yaşarmış. Phorkus ve Keto’nun kızları olan bu üç kız kardeşten Medusa’nın haricinde diğer ikisi ölümsüzmüş.
Kendi tapınağında yaşayan bu güzel kızı gören Athena, kızın güzelliğinden etkilenmiş ama kendisini daha güzel ve çok daha zeki bulduğu için de pek fazla önemsememiş fakat zaman geçtikçe onun güzelliğine karşı duyduğu rahatsızlıktan dolayı ona diş bilemeye başlamış.
Efsanelerin kiminde Poseidon’un Athena’ın kocası olduğu kiminde ise en azılı düşmanı olduğu söylenmektedir. Bu efsaneye göre; Atina şehrinin koruyucusu olmak için Athena ile Poseidon mücadeleye girmişlerdir.
Bu mücadelede şehrin kime verileceği konusunda bir sonuca varılamamış. En sonunda bir yarışma düzenlenilmesine ve şehre en faydalı olacak şeyi gerçekleştiren kişinin şehrin sahibi olmasına karar verilmiş.
Yarışma günü geldiğinde ilk olarak Poseidon ortaya çıkmış ve mızrağıyla Akropolis’in kayalıklarına vurarak, kayalıklardan tuzlu su fışkırmasını sağlamış. Bunun üzerine Athena, kayalıklara vurarak oradan bir zeytin ağacının büyümesini sağlamıştır. Halk zeytin ağacını daha faydalı bulmuş ve şehir Athena’ya verilmiş.
Dilden dile anlatılan Medusa’nın güzelliği Poseidon’un da kulağına gitmiş. Athena’ya karşı yenilgisini hazmedemeyen Poseidon bir gün tapınağa gelmiş ve burada Medusa’yı görünce ona vurulmuş. Gel zaman git zaman onun aşkıyla iyice büyülenen Poseidon bir gün gizlice tapınağa gelerek zorla ona sahip olmuş, fakat çok geçmeden tüm olanlardan Athena haberdar olmuş.
Durumu kendisi için aşağılayıcı bulan Athena, Medusa’ya olan öfkesini ve kıskançlığını bu olaya bahane etmiş ve onu cezalandırmıştır. Güzelim yüzünü çirkinleştirmiş, sırma saçlarının her bir telini yılana dönüştürmüş. Medusa, artık kendisine bakanları taşa çeviren bir kadın haline gelmiş.
Bunun olaydan sonra dünyanın en kuzeyindeki Hyperborea’ya sürülmüş. Gel zaman git zaman Athena bu cezayla da yetinmemiş ve Medusa’yı öldürmek için Argos Kralı Akrisios’un kızı Danae’nin Zeus’tan olma oğlu Perseus’la yani üvey kardeşiyle işbirliği yaparak Medusa’nın kafasını kestirmeye karar vermiş.
Kardeşinin isteğini yerine getirmeye karar veren Perseus, Tanrıların verdiği eşyalarla birlikte yola koyulmuş. Medusa ve kardeşlerini uyur halde bulan Perseus, Medusa’ya başındaki görünmezlik miğferi, elindeki sihirli kılıç ve ayağındaki kanatlı sandaletlerle yaklaşıp başını gövdesinden ayırmış.
O esnada halen Poseidon’dan hamile olan Medusa’nın başsız gövdesinden, efsaneye göre kanatlı at Pegasus ile dev Khrysaor meydana gelmiştir. Perseus, Medusa’nın başını da çantasına atarak Olimpos’a dönmüş.
Dillere destan Medusa’nın güzelliği ve ona bakanları taşa çevirdiği efsanesi, en ilgi çeken mitoslardan biridir. Bugün hala filmlere ve kitaplara konu olmaktadır.