Ultimate magazine theme for WordPress.

Truva Savaşı, Paris ve Üç Güzeller Efsanesi

0 207

Truva

İ.Ö. 13. yüzyılda Truva kentinin kralı Priamos’tu. Karısı Hekabe’den olan en küçük oğlunun adı Paris’dir. Kraliçe doğumdan birkaç gün önce rüyasında karnından çıkan dev bir alevin Truva kenti surlarını sardığını ve sonunda tüm kentin yandığını görür. Rüya yorumcuları, kraliçenin rüyasını iyiye yormazlar ve ona doğacak çocuğun Truva’nın yıkımına neden olacağını söylerler.

Bunun üzerine Kral Priamos, bebek dünyaya gelince onu alır ve onu bugünkü Kaz Dağlarına götürüp ölüme terk etmesi için uşağına verir. Uşak ona verilen emri yerine getirir ve bebeği vahşi doğada ölüme terk eder. Ne yazık ki yazılan başa gelecektir. Bir dişi ayı, çocuğu görür ve emzirir.

Bebek bir süre ayı sütüyle beslenir. Sonra bir çoban onu bularak evine götürür ve diğer çocuklarıyla birlikte büyütür. Delikanlı oluncaya kadar yaşamını iyi bir çoban olarak sürdüren Paris, bir gün kendisinin Olympos’lu üç tanrının güzellik yarışmasının hakemi olarak tayin edildiğini öğrenir.


Paris ve Üç Güzeller

Üç Güzeller

Nifak tanrıçası, bir gün tanrıçaların kıskançlığını kabartmak için ortaya çıkar ve en güzel tanrıça kimdir sorusunu ortaya atar. Tanrıçaların hiçbiri kendisinin diğerinden daha çirkin olduğunu kabul etmez. Baş tanrı Zeus’un karısı olan Tanrıça Hera en güzel tanrıçanın kendisi olduğunu söyler.

Kentlerin koruyucusu ve akıl tanrıçası olan Athena ile aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’e göre de en güzel kendileridir. Sonunda sorun baş tanrı Zeus’a götürülüp, ondan hakemlik yapması istenir. Ancak Zeus bu işe karışmak istemez ve sorunun çözümünü bir ölümlüye havale eder.

Zeus’un hakem olarak seçtiği kişi, Paris idi.  Paris hakem olarak seçildiği haberini Zeus’un habercisi olan tanrı Hermes’den alır. Hermes, Zeus’un haberini verdikten sonra Paris’e bir elma verir. Paris’e bu elmayı hangi tanrıçayı güzel bulacaksa ona vermesi söylenir.

Tanrıçalar, güzellik yarışmasını kazanabilmek için Paris’e bir sürü rüşvet teklif ettiler. Hera, Asya Krallığını vadetti; Athena, sonsuz akıl ve başarı teklif etti. Afrodit ise, dünyanın en güzel kadınının aşkını vereceğini söyledi. Bu kadın, Sparta Kralı Menelaos’un karısı Helena idi.

Bu arada Paris, yarışmadan önce Truva kentine giderek buradaki oyun ve yarışlara katıldı. Oyunları ve yarışmaları izleyen kral ve kraliçe başarılı yarışmacı Paris’e kalpten yakınlık duydular. Kim olduğunu merak ederek araştırdıklarında onun oğulları Paris olduğunu öğrenirler ve Paris sarayda prens olarak yaşamaya başlar. Yarışma günü geldiğinde, Paris güzel tanrıçaların karşısına çıktı ve Afrodit’in güzelliği karşısında tutulmuş, büyülenmiş bir şekilde elmayı Afrodit’in avuçlarına bırakıverdi.


Truva Savaşı Karakterleri

Truva

Tanrıçaların en güzeli seçilen Afrodit, verdiği sözü tutarak Helena’nın aşkını ona vermiştir. Bir gemi hazırlatarak Peloponnes’a gitti ve bu adada hüküm süren Menelaos’un sarayında konuğu olarak ağırlandı. Orada kendisini misafir eden kralın güzel karısı Helena’yı alarak Truva’ya kaçırmıştır.  Bunun üzerine kral Menelaos, Yunanistan’daki Akha krallarının en güçlüsü olan kardeşi Agamemmon’a giderek Truva’ya bir sefer düzenlemesini istemiştir.

Savaşın başlangıcında Truva oldukça güçlü durumdaydı. Birçok tanrı da bu savaşta tarafını seçmişti. Fakat İthake kralı Odysseus’un yaptığı dev bir tahta at, Truva’nın yıkımını beraberinde getirir. Atın kent surları içine alınması sonucu, Akha savaşçıları Truvalıları uykularındayken katlederek kenti yakıp yıktılar.

Bunun yanı sıra, bir yarı tanrı olan Akhilleus’un Ahkaların yanında savaşa katılarak, Paris’in kardeşi Hector ile mücadeleye girmesi sonucunda, Hector’u yenip, öldürmesi savaşın sonucu belirlemiştir. Menelaos, karısı Helena’yı alarak ülkesine dönmüştür. Bu, Truva kentinin değişmez kaderinin bir sonucuydu.

Kaynak Truva Savaşı, Paris ve Üç Güzeller Efsanesi
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku