Türk Mitolojisi
Dünya üzerindeki tüm mitolojilerin kaynağı bilindiği gibi destanlardır. Kimisi halk ağzından derlenmiş efsaneler olurken kimisi yazıya geçirilen efsanelerdir. Türk mitolojisi de kaynağını diğer mitoslarda olduğu gibi destanlardan almaktadır.
Fakat, Türk destanlarının içeriğindeki kişilerin tarihteki gerçek insanlarla özdeşleştirilmesi Türk destanlarının Mitos olmadığı yönünde genel bir yanılgıyı neden olduğu gözlemlenmektedir.
Bu konuya özellikle bir açıklama getirmek için, mitoloji nedir, ne değildir konusuna yönelik yapılan çalışmalara göz atılmalıdır. Bu çalışmalar incelendiğinde ortaya çıkan sonuçlara göre; Tarihte yaşadıklarını bildiğimiz kişilere ait efsanelere destan denir.
Tarihte adı geçmeyen, büyük kahramanların yer aldığı ve tabiat varlıklarına insani özellikler verilmesine ise mitoloji denir. Bu açıklamaya göre, Altay-Yakut Türklerinin Yaratılış Destanı, Hunların Oğuz Destanı, Göktürklerin, Ergenekon ve Bozkurt Destanı gibi diğer Türk destanları genel olarak Türk mitolojisidir.
Türk mitolojisi, dünya üzerinde çok bilinen Yunan Mitolojisi gibi tek bir mitos etrafında gelişmemiş farklı farklı efsanelerden oluşmaktadır. Fakat kökeninde hepsi benzer efsanelerdir. Bu mitoslardan en çok bilineni bugün sizlere aktarmak istiyorum.
Türk Mitolojisi – Yaratılış
Birçok farklı Yaratılış Efsanesi olmakla birlikte bunların içinde en çok bilineni ve en büyüğü olan Altay Türklerine ait efsanelerdir. Altay Türklerinin uzun bir süre Moğol egemenliğinde kalmasından dolayı, Altay Yaratılış Efsanesinde Moğol etkileri olduğu düşünülebilir; fakat Moğol dinine ait izler görülmemekle birlikte daha çok İran kültürü etkisi görülmektedir.
Bunun nedeni Göktürk çağından önce de Türkler arasında İran etkisi ve İran ile kültür münasebetleri olmasıdır. Ayrıca ikinci derecede Altay Yaratılış Destanını etkileyen unsur Maniheizm dinidir. Fakat bunların üstünde olan en önemli etki de eski Orta Asya adetleri ve inanışlarıyla kaynaştırılmış olmasıdır.
Türk mitolojisi içinde Altay Yaratılış efsanesinin birçok farklı anlatışı vardır. Bu efsaneye göre, tüm evrenin yaratılışında yalnızca iki varlık vardır. Bunlar tanrı Ülgen ile Erlik’tir. Destanda, henüz daha evren bir hiç iken iyiliğin sembolü tanrı Ülgen ile kötülüğün sembolü olan Erlik uçuşup duruyorlardı şeklinde ifade edilmiştir.
Altay Yaratılış Destanının farklı bir yorumlanışına göre, Ülgen’in büyük Tanrının kendisi olmadığı görülmüştür. Tanrı Ülgen’den önce Kayra Han’ın olduğu tüm evrenin yaratıcısının o olduğu bilinmektedir. Kayra Han’ın göğün on yedinci katında yer aldığı belirtilmiş. Bu bilgiye bağlı olarak Ülgen hakkında gökteki üç büyük Tanrıdan biri olarak bahsedilmiştir. Ülgen’e yaratma kudretini ise dişi bir ruh olan Ak Ana vermiştir.
Ülgen ve Erlik
Yine farklı bir anlatışa dönecek olursak, bir iyilik Tanrısı olan Ülgen; ay, güneş ve yıldızlardan yukarıda yaşamaktadır. Göğün on altıncı katında yaşadığı belirtilmektedir. Altın kapılı sarayı ve altın tahtı bulunan Ülgen genellikle insan şeklinde tasvir edilmiştir. Ülgen’in birçok sıfatı olduğu görülmektedir.
Dualarda Beyaz Parlak, Parlak Hakan, gürültücü, yakıcı, şimşekçi gibi ifadeler anlatılmıştır. Şimşekçi ifadesi belki bize Yunan Mitolojisinden Zeus’u çağrıştırmaktadır. Tanrı Ülgen, insan ve dünyanın yaratılışında baş rolü oynamaktadır. Göğü, güneşi ve ayı o yaratmıştır. Atmosfer olaylarını düzenleyerek, yıldızları idare etmektedir. Ülgen’in yedi oğlu ve dokuz kızı vardır.
Yine aynı efsanenin farklı bir anlatılışına göre, kainatın var oluşundan önce bile Ülgen ile birlikte olan Erlik, bazılarında ise Ülgen tarafından yaratılmıştır. Fakat Türk mitolojisi içindeki destanların hepsinde Erlik şeytanın kendisidir. Bazen cehennemde bazense göğün beşinci ya da dokuzuncu katında oturmaktadır.
Her türlü kötülüğün daimi sembolüdür. Tanrı Ülgen ile sürekli bir muhalefet içindedir. O demirden, kılıç ve kalkanla genellikle boğanın üstünde bir insan şeklinde tasvir edilmiştir. Erlik’in 9 oğlu 9 kızı vardır. Türkler ’in İslamiyet’i kabulünden sonra Erlik daha çok Şeytan, Cin gibi varlıklarla birleştirilmiştir.
Evrenin yaratılışı ve ilk tanrılar Altay Yaratılış destanında genel olarak bu şekilde gelişirken diğer tanrı ve tanrıçaların mitosları farklı efsanelerle karışarak, dağınık gelişmiştir.
Türk Mitolojisi Tanrıları
Genel olarak bilinen Türk mitolojisi Tanrı, Tanrıçalar ve kutsal ruhlar; Yenisey Yazıtları, Göktürk efsaneleri, Yakut Türkleri efsaneleri ve Altay Yaratılış efsanelerinin farklı anlatılardan türemiştir. Bu Tanrı-Tanrıçalar ve kutsal ruhlardan bilinen bazıları şöyledir;
SUYLA
Altay Yaratılış destanına göre, insanları koruyan bir ruhun adıdır. Su, ay ve güneşin parçalarından yaratılmıştır. İnsanları koruyup onları arasında yaşamaktadır.
Kartal kadar iyi gören gözleri vardır. O Ülgen’e hizmet eden ruhlardandır. Onun işi insanların hayatında olabilecekleri haber vermektir. Karlık adındaki ruh, Suyla’nın en yakın arkadaşı sayılır.
KARLIK
Suyla ile birlikte görünen onunla aynı görevi olan bir ruhtur. Dumanla birlikte ortaya çıkmaktadır.
UTKUCI (UTKUUÇI)
Tanrı Ülgen’e sunulan kurbanı götüren, Şamanı gökte karşılayarak onun dileklerini Ülgen’e ulaştıran kutsal bir ruhtur. Şamana yolunda eşlik eder. Adı güler yüzlü karşılayan anlamına gelmektedir.
YO KAN
Yeryüzünde yaşayan tanrıların en kudretli olanlarından biridir. Dünyanın merkezinde olan ve Ülgen’in evine kadar ulaştığı sanılan bir çamın bulunduğu yerde oturmaktadır. Hayvanlar ile doğanın koruyucusudur. Büyük kayın ağaçlarında oturarak, yeşil alanlarda kasırga şeklinde gezdiğine inanılan bu tanrı, doğaya zarar verilmesine çok üzülerek ağladığı ifade edilmiştir.
TALAY KAN (YAYIK HAN)
Talay Kan denizlerin hakimi, ölülerin koruyucusu ve yeryüzündeki bütün suların tanrısıdır. Evi on yedi denizin birleştiği yerdedir. Yunan mitolojisindeki Poseidon’a karşılık gelmektedir.
AYIZIT
Yakut Türklerinde çocukları koruduğuna, çocuğa can veren ve yeni doğmuş kadının yardımına geldiğine inanılan mitolojik bir varlıktır. Gökteki süt gölüne giderek o gölden bir damla su ve süt getirerek çocuğun boğazına döker. Bu damla, çocuğun ruhu ve canıdır.
Böylece bu tanrıçanın gücü sayesinde, çocuk hayatına başlar. İnanışa göre, hamile kadın doğum arifesindeyken gökten inip gelir ve hamile kadının doğum ağrılarını hafifletmek için, onun yanı başında durur. Kuğu kuşuyla ve kutsallık renginde olan beyaz turna, ile tasvir edilmiştir.
UMAY
Tanrıça Umay ile ilgili bilgiler daha çok Göktürk Yazıtlarından gelmektedir. Türk mitolojisi içinde Umay hakkında çeşitli destanlar yer almaktadır. Yakut Türklerinin Mitolojisinde Ayızıt ile benzerdir. Kadınları, çocukları ve doğayı koruyan, toprakların bereketli olmasını sağlayan tanrıça olarak çoğu yerde tasvir edilmiştir.
Anadolu Türklerinde “al tahtası” da denilen loğusa kadınların çocuklarını kaçırdığına inanılan Al Karısından Umay sayesinde korunduğuna inanılırdı.
Doğa Ana olarak da anılmakla birlikte Azeri Türklerinde daha çok Humay şeklinde ifade edilmektedir. Kimi kaynaklarda ise Ülgen ile birlikte dünyanın yaratılışında yer almaktadır. Hüma kuşu onunla birlikte birçok motifte yerini almıştır.
Türk Mitolojisi unsurları, diğer mitolojilerdeki mitoslar gibi kesin ve düzenli değildir. Dağınık ve Şamanist unsurlardan oluşmaktadır. Konu hakkında Yunan mitolojisindeki gibi net ve ayrıntılı bilgiler verememe sebebimiz budur.